Matamatik Geometri

21 Nisan 2007 Cumartesi

Geometrinin Tarihçesi
Uzayın ve uzayda tasarlanabilen biçimlerin, kurallara uyularak incelenmesini konu alan matematik dalı. Yunanca «ge», yer ve «metron», ölçüden.Geometri Nil kıyılarında doğdu. Bu ırmağın düzenli aralıklarla taşması, tarlaların sınırlarını siliyor, Mısırlıları güç sorunlarla karşı karşıya bırakıyordu: çünkü tarlaların sınırlarını yeniden çizmek, herkese kendi yerini vermek, bunun için de tarlaların yüzölçümünü hesaplamak, nirengiler dikmek, kısacası, geometri yapmak gerekiyordu.
DEVAMI:Geometrinin Tarihçesi
----------
Tarihte Trigonometri
Mezopotamyalılar'da Trigonometriİnceleyebildiğimiz kaynaklar; Mezopotamyalılar'da, temelinde geometri bulunan, bugünkü trigonometri cetvellerinin "ilkel ve fasılalı" bir örneği ile karşılaşılmakta olduğunu, ve Hipparchos'un trigonometri çalışmalarının, ilkel başlangıcının "Mezopotamya Matematiğine" kadar geri gitmesinin mümkün sayılabileceğini belirtmektedir. Aydın Sayılı, adı geçen eserinde bu konuda geniş bilgi verdikten sonra, "Trigonometri tarihinin, Embriyolojik Menşeinin Mezopotamyalılar'a kadar geri gittiğini ve Mezopotamyalılar'dan, Hipparchos'un bu yönden etkilenmiş olduklarını ileri sürebiliriz" der.
DEVAMI:Tarihte Trigonometri
-----------
MATEMATİĞİN TARİHİT
Tarih Öncesi Çağlarda AritmetikSayı ve biçime ilişkin kavramlarla tanışmamız Yontma Taş Devri’ne kadar uzanır .Yüzbinlerce yıl boyunca insanlar , hayvanların yaşadığı koşullardan pek farklı olmayan bir biçimde mağaralarda yaşadılar .Enerjilerinin çoğunu nerede yiyecek bulurlarsa onu toplamaya harcıyorlardı .Avlanmak ve balık tutmak için silahları , birbirleriyle anlaşmak için konuşma dilini geliştirdiler .
DEVAMI:MatematİĞİn Tarİhİ

Cumhiriyet Tarihi

Yeni Türk Devleti'nin Kuruluşu - Cumhuriyetin Ilâni YENİ TÜRK DEVLETİ'NİN KURULUŞU CUMHURİYETİN İLÂNI1-Büyük Millet Meclisinin Açılması ve Yeni Türk Devleti'nin KuruluşuMustafa Kemal Paşa, 8 Nisan'da yayımladığı bildiride, Damat Ferid'in Aydın ilini Yunanistan'a teslim ettiğini, tecavüze uğrayan Türklerin müdafaasına engel olduğunu, İtilaf Devletleri'ni askerî işgalde bulunmaya davet ettiğini fakat milletin bu sefer tedbirli ve hazırlıklı davranacağını Damad Ferit Hükûmetini tanımayacağını açıklıyordu. İstanbul işgal altında olduğundan normal faaliyetini sürdüremeyen Mebuslar Meclisi'nin olağanüstü yetki ile Ankara'da toplanması için her türlü tedbir alınmıştı.
DEVAMI:Yeni Türk Devleti'nin Kuruluşu - Cumhuriyetin Ilâni

Kibris Belgeleri Londra Anlaşmalari KIBRIS BELGELERİ...Londra Antlaşmaları...19 Şubat 1959'da Londra'da imza edilen Zürih Antlaşması ve diğer belgeler, Kıbrıs konusundaki temel belgeleri oluşturmaktadır. Kıbrıs Antlaşmaları ile ilgili görüşmeler, Türkiye ile Yunanistan arasında 6-11 Şubat 1959 tarihlerinde Zürih’te yapıldı. Görüşmeler sonunda Kıbrıs Antlaşmalarının temelini oluşturacak metinler üzerinde anlaşmaya varıldı. Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan ya da parafe edilen metinlerin İngiltere ve Kıbrıs’taki iki toplumun temsilcileri tarafından da imzalanması gerekiyordu. 11 Şubat’ta Zürih’te üzerinde anlaşmaya varılan metinler, 19 Şubat’ta Londra’da İngiltere Başbakanı Macmillan, Yunanistan Başbakanı Karamanlis, Türkiye Başbakanı Menderes tarafından imzalandı. Antlaşmalara, Kıbrıs Rum toplumu adına Makarios ve Kıbrıs Türk toplumu adına Fazıl Küçük de imza koydu. Londra Antlaşmaları şu belgelerden oluşmaktadır: a) Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kuruluşuna ilişkin Temel Antlaşma, b) İngiltere, Yunanistan, Türkiye ile Cumhuriyeti arasında Garanti Antlaşması, c) Kıbrıs Cumhuriyeti, Yunanistan -Türkiye arasında ittifak Antlaşması, ç) İngiltere Hükümetinin bu belgeleri üsle ilişkin bazı esaslar eklenmesi koşuluyla kabul ettiğine dair 17 Şubat 1959 bildirisi, d) Yunan ve Türk dışişleri bakanlarının İngiliz hükümet bildirisini kabul ettiklerine ilişkin bildirileri, e) Makarios’un Londra’da imzalanan belgeleri kabul ettiğine ilişkin bildirisi, f) Küçük’ün Londra’da imzalanan belgeleri kabul ettiğine ilişkin bildirisi, g) Kıbrıs Anayasası ve ilgili belgelerin yürürlüğe konması için alınacak geçici önlemlerle ilgili sözleşme.

DEVAMI:Kibris Belgeleri Londra Anlaşmalari

LOZAN ANTLAŞMASI...
İnönü'nün TBMM görüşmelerinde yaptığı konuşma...23 Ağustos 1923Lozan Barış Antlaşması, 23 Ağustos 1923 tarihinde 340, 341, 342 ve 343 numaralı kanunlarla onaylandı. TBMM görüşmeleri sırasında Hariciye Vekili İsmet Paşa, bir konuşma yaparak, Türkiye'nin kazanımlarını anlattı. İSMET İNÖNÜ'NÜN KONUŞMASINDAN...
DEVAMI:Lozan Antlaşmasi...
Bu vatan böyle özverilerle kurtuldu,kuruldu.
Mart 1921 İnönü Ovası İnsanın İflahını kesen buz gibi bozkır ayazında Ethem Çavuş'un sırtı üşüyor, avuçları ise kızgın mermi kovanlarına çıplak elle dokunduğu için alev alev yanıyordu. Top atışı on sekiz saattir durmaksızın sürüyordu. Ethem Çavuş, 75 mm'lik topu durmaksızın dolduruyor, her seferinde besmele çekip keşif kolundan bildirilen menzillere kıyamet yağdırıyordu.
Devamı:Bu vatan böyle özverilerle kurtuldu,kuruldu.

Türkçe'nin Genel Özellikleri
Türkçe, diğer Türk dilleriyle birlikte Altay dil ailesinin bir kolunu oluşturur. Bu ailenin diğer üyeleri Moğolca, Mançu-Tunguzca ve Korecedir. Japoncanın Altay dil ailesinin bir üyesi olup olmadığı konusu tartışılmaktadır.Türkçe, diğer Altay dilleri gibi eklemeli, yani sözcüklerin eklerle yapıldığı ve çekildiği, sondan eklemeli bir dildir.Türkçe sözcüklerde, Arapça, Almanca vb. dillerde görülen erillik, dişillik (yani cinsiyet ayrımı) özelliği yoktur.Türkçede sayı sıfatlarından sonra gelen adlar çoğul eki almazlar. Yani üç ağaçlar değil üç ağaç.
DEVAMI:Türkçe'nin Genel Özellikleri

TÜRKÇE TEMEL BİLGİLER
HALK EDEBİYATI Kaynağını geleneklerden, halkın kültüründen alan bir edebiyattır. Halk Edebiyatı üç bölümde incelenir: a) Aşık Edebiyatı b) Tekke Edebiyatı (Tasavvuf Edebiyatı) c) Anonim Halk Edebiyatı Aşık Edebiyatı : Aşık edebiyatının kaynağı, İslamiyet’in kabulünden önceki Sözlü Edebiyat’tır. O günden bu güne devam etmektedir. Önemli özellikleri şunlardır: 1) Nesirden çok şiirin görüldüğü sözlü bir edebiyattır. (Nesir : Düz yazı) 2) Aşık veya ozan denilen kişilerin, saz eşliğinde söyledikleri şiirlerden oluşur. 3) Genelde sözlü olmasına rağmen şairler, şiirlerini “cönk” dedikleri yassı defterlerde toplamışlardır. 4) Şairler, sazlarını omuzlarına alarak köy köy, kasaba kasaba, şehir şehir dolaşmışlardır. 5) Şiirlerde anlatım içten, canlı ve yalındır.
DEVAMI:TÜrkÇe Temel Bİlgİler

FİZİK

FİZİĞİN TARİHÇESİ
Madde ve madde bileşenlerini inceleyen, aynı zamanda bunların etkileşimlerini açıklamaya çalışan bir bilim dalıdır. Fizik genellikle cansız varlıklarla uğraşan, fakat çok zaman canlılarla ilgilenen bilimlere de yardımcı olan bir bilim kolu olarak ta anılır. Fizik kelimesi yunanca "Doğa" anlamına gelen terimlerden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle yakın zamana kadar fiziğe "Doğa felsefesi" gözüyle bakılmıştır. Astronomi, Kimya, Biyoloji, Jeoloji",...v.s. de birer doğa bilimi olmalarına rağmen, fiziğin en temel doğa bilimi ve aynı zamanda bu doğa bilimlerinin en önemli yardımcıları olduğu gerçektir. Diğer taraftan Tıp, Mühendislik...v.s. gibi uygulamalı bilimlerde çok kullanılan ve bazılarının temelini oluşturan Fizik, ilk bakışta hiç ilgisi olmadığı düşünülen arkeoloji, psikoloji, tarih...v.s. konularında da önemli bir yardımcıdır. Ancak konusu bakımından Fiziğe en yakın, hatta Fizikle iç içe olan bilim öncelikle kimyadır. O halde Fizik hemen hemen tüm bilimlerin gelişmesine yardımcı olmakta ve bir çok konuda onlarla iş birliği yapmaktadır. Bu işbirliğinden şüphesiz Fizik te yararlanmakta ve gelişmektedir.Fiziğin en yakın yardımcısı ise Matematiktir

devamı:FİzİĞİn TarİhÇesİ


Işık Hızı
Laboratuvar koşullarında ışığın hızı saniyede 17 metreye düşürüldü. Arabalar artık ışıktan hızlı gidebilecek. Daha doğrusu, burada söz konusu olan son derece özel bir araba. Nature Dergisi'nin 18 Şubat 1999 tarihli sayısında, yalnızca arabaların değil, bisikletlerin de nasıl ışıktan daha hızlı gidebileceği anlatılıyor.Genç Einstein, bir tramvayda ofisine doğru gittiği sırada Görelilik Kuramı'nı düşlerken, ışık hızıyla yolculuk etmenin nasıl bir şey olacağını merak etmekteydi. Ancak, o günlerde, herhangi bir tramvay, bisikletci ya da arabanın, ışığın boşluktaki hızına, yani saniyede 300 milyon metrelik hıza ulaşması olanaksızdı. Dolayısıyla Einstein, bu hızı, herhangi bir nesnenin aşamayacağı, üst hız sınırı olarak belirledi.

DEVAMI:Işık Hızı

AĞIRLIK MERKEZİ
Bir cismin ağırlığının uygulama noktasına o cismin ağırlık merkezi denir. Ağırlık merkezi G harfi ile gösterilir. Bazı geometrik şekilli türdeş cisimlerin ağırlık merkezleri aşağıda gösterilmiştir.

DEVAMI:AĞirlik Merkezİ

Edebiyat Türkçe

18 Nisan 2007 Çarşamba

edebiyat tarihi TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ
Türk Edebiyatı, Türklerin dâhil oldukları üç medeniyet ve kültür dairesine paralel olarak üç safhada incelenmektedir. 1. İslâmiyet’ten Önceki Türk Edebiyatı, 2. İslâmî Devir Türk Edebiyatı, 3. Batı Tesirinde Gelişen Türk Edebiyatı. Bu tasnif Fuat Köprülü tarafından ortaya atılmış ve edebiyat araştırmacıları tarafından bugüne dek kullanılagelmiştir. Türk Edebiyatının Devirlere Ayrılmasında Kullanılan Kıstaslar

Devamı:
edebiyat tarihi

Deyim nedir ve deyimler
Kelime topluluklarının meydana getirdiği anlama deyim denir. Deyimlerin ana unsuru,bir durum ifadesi taşımalarıdır.Bu sebeple kullanışlarında dikkatli olmak gerekir.Deyimlerin,atasözleri ve fıkra-hikayeler olmak üzere iki büyük kaynağı vardır. Deyimler,dört gramer yapısından oluşmaktadır: 1-Tek bir kelimeden ibaret olup,semantik manasına göre dikkate alınarak. 2-Bileşil fiillerin kendisinden önce gelen kelimeye karşı elde ettiği hakimiyetle. 3-İsmin fiile hakim oluşuyla. 4-Her iki öğenin eşit oranda kalıplaşmasıyla meydana gelir. Deyimlerin ana karakterini anlamak için cümle içindeki kullanılışlarına dikkat etmek gerekir.Yukarıda sıralanan nitelikler göz önüne alınarak,deyimlerin gruplandırılması şöyle yapılabilir:


DEVAMI:Deyim nedir ve deyimler

Milli Edebiyat Beş Hececiler Yedi Meşaleciler Bağımsızlar Garip Akımı ve Toplumcu Şairler
1908' de II. Abdülhamid idaresinin ortadan kaldırılmasından sonra Türk ay­dınlarını düşündüren en mühim mesele, şüphesiz, artık düşünce ve hareket ser­bestliğine kavuşmuş ve çeşitli etnik unsurlardan kurulu geniş bir topluluğun yaşa­yışına yeniden yön verebilecek siyasi ideolojinin ne olabileceği meselesi idi.
DEVAMI:Milli Edebiyat Beş Hececiler Yedi Meşaleciler Bağımsızlar Garip Akımı

Biyoloji

Mikrobiyolojinin Tarihçesi Mikrobiyolojinin Tarihçesi Prof. Dr. Mustafa Arda İlk Çağlarda İlk insanlar, hayatın başlangıcı, doğa, doğal olaylar (yağmur, kar, dolu, şimşek, yıldırım, gök gürültüsü, zelzele, su taşkınları, vs.), ay, dünya, yıldızlar, güneş, bulaşıcı hastalıklar ve ölüm gibi kavramlar üzerinde fazlaca durmuşlar, içinde bulunduğu veya yakın ilişkide oldukları toplumların törelerine göre bazı izahlar ve yorumlar yapmışlar ve bunlara inanmışlardır. Çözümleyemedikleri konularda, bunları, insan veya doğa üstü kuvvetlere, ilâhlara, cinlere ve şeytanlara veya mucizelere bağlamışlardır. Hastalıklar ve ölümlerin, tanrılar veya insan üstü güçler tarafından, yeryüzündeki kötü kişilere ceza olarak gönderildiğine inanmışlar ve bu inançlarını da yüzyıllar boyu devam ettirmişlerdir. Kötülüklerden ve kötü ruhlardan kurtulmak için, bu insan üstü kuvvetlere tapılması, adak verilmesi korku ve saygı duyulması ve dua edilmesi, o devirlere ait dinsel kişiler tarafından sıkı bir şekilde öğütlenirdi.Bu amaçları gerçekleştirmek için, özel yerler, tapınaklar yapıldığı gibi, tanrıların gazabından korunmak için de çeşitli hayvanların yanı sıra bazen insanlar da kurban edilirdi.

Devamı:
Mikrobiyolojinin Tarihçesi

Biyolojinin Tarihi Gelişimi
Biyolojinin Tarihi Gelişimi GenBilim Editor Perşembe, 21 Aralık 2006 Yaklaşık 2300 yıl önce Yunan bilim adamı Polibus, “İnsanın Doğası Üzerine” adlı bir kitap yazmıştır. Aristo, çalışmalarını “Hayvanların Tarihi, Hayvan Nesli Üzerine” ve “Hayvan Vücutlarının Kısımları Üzerine” adlı kitaplarında toplamıştır. Aristo, canlıların oluşumlarını ve hayvanların davranışlarını incelerken onların sınıflandırma yoluna da gitmiştir. Galen, canlıların organlarıyla bu organların görevini inceleyen fizyoloji biliminin doğmasını sağlamıştır. Galileo, 1610’da ilk mikroskobun yapımını başarmıştır.

DEVAMI:Biyolojinin Tarihi Gelişimi

Coğrafya

türkiye'iklim çeşitleri Türkiye’de genel olarak üç ana iklim tipi görülür.Bunlar; Karadeniz İklimi, Akdeniz İklimi ve Karasal iklimdir. 1)KARADENİZ İKLİMİ:Bu iklim asıl olarak Kuzey Anadolu Dağlarının Karadeniz’e bakan yamaçlarında görülür. Genel özellikleri şunlardır: Her mevsim yağışlıdır.Doğu Karadeniz Bölümünde maksimum yağış sonbaharda, minimum yağış ilkbaharda düşer. Yıllık yağış miktarı 2000-2500 mm’dir.Batı Karadeniz Bölümünde maksimum yağış sonbaharda, minimum yağış ilkbaharda düşer. Yıllık yağış miktarı 1000-1500 mm’dir.Orta Karadeniz Bölümünde ise maksimum yağış kışın, minimum yağış yazın düşer. Yıllık yağış miktarı 700-1000 mm’dir.Karadeniz ikliminin görüldüğü alanlarda kar yağışlı günlerin ortalaması 18 gündür.

Devamı:Türkiyenin iklim çeşitleri